Edebiyat Dergisi
Yayınları
6979. Gösterim
Milli Gazete, Sanat, 20 Kasım 1978
Çağımızın belirli özelliklerinden biri de olumsuzluklarla dolu oluşudur. Bu olumsuzluklar içinde iyice bunalıyor insan. Aralarında “Kalın, etli” duvar olmayan iki kişi, İki komşu, iki sevgili yok gibi. Herkes kendi cehennemini yaşıyor.
Nuri Pakdil, Biat II adlı kitabında: “Gittikçe kararan bir vadide toplanıyor gibiyiz”, der. Çağımızın bu olumsuzluğunu, insanlıkdışılığını düşündükçe anladıkça, duydukça korkuyor insan. Evimiz, sokağımız, işyerimiz hep bu olumsuzluklarla dolu. İnsandan önce, insanın düzenlerle kanunlarla, bunların olumsuzluklarıyla kirlenmiş, sonunda da, zulüm aracına dönüşmüş kimliğiyle karşılaşıyoruz insanın. Bu da, olumsuz öfkeli, tedirgin etmeye yetiyor onu. İnsan, çağımızda, hiçbir ilişkisinde, davranışında kendini vermiyor, biçimsel, içeriksiz birtakım “karşılamalara”. Sonuç da, “ölçülü” olmaya götürüyor bizi. İnsan, bu “karşılama”nın, “yeterli olma“nın sınırından dışarıda değil mi? Niçin kendini sunmuyor, açığa çıkartmıyor, daha da korkuncu, kendini açığa çıkartamıyor insan?
Gönümüzdeki kanunlar uygulama alanındaki düzenler, sürekli, insanı sömürüyor da ondan. İnsan, gide gide, bu kanunlarla düzenlerle özdeşleşiyor da ondan. Bütün bunların sonucu, kendisinin de, insanı sömüren bu düzenlerle özdeşleştiğini, onların bir aracı durumuna düşürüldüğünü ayrımsayamıyor da ondan.
Bir şeyi iyice anlamamız gerekiyor: Dünyanın her yerinde insan sömürülüyor. Makineyi doymazlığının aracı olarak kullanan, dahası, insanı, makinenin bir aracı olarak gören insanın emeğini hiçe indirgeyen yığıcıların “iştiha oligarşisi” sömürüyor insanı. Sürekli kâr yasasının işletildiği bir toplumda iştihaların kabartıldığı bir toplumda, insan anlamsız bir “şey” oldu. Duyulmaz oldu insan.
Anamalcı düzen insanı sömürüyor da, marksizm sömürmüyor mu? Marksizm de anamalcı düzenin, sömürü düzeninin bir türevidir en sonu. O da, sömürüyü sömürerek varoluyor. Kinle dolduruyor insanı.
İnsanın olumsuzluğu, çağımızda en başta, bu düzenlerden kaynaklanıyor. Bu düzenlerin emrinde çalışan, insanı kendine bırakmayan hızlı iletişim araçlarından kaynaklanıyor. İnsanı bu araçların etki alanı dışında tanımaya çalışmak oluyor en azından, onun olumluluklarını, iyi yanlarına açığı çıkarmak. Sürekli vurgulanması gereken bu.
EDY © 2002 - 2016 | Hata Bildirin | Yasal Uyarılar | eMail Kayıt | Mobil Cihazda Aç | +90 532 291 7896 |