EDY

Edebiyat Dergisi
Yayınları

N. Pakdil
♦ Kitaplarımız
Baskısı Bulunanlar
Baskısı Tükenenler
♦ Nuri Pakdil
Nuri Pakdil
Bir Biyografi Denemesi
♦ Edebiyat Dergisi
Edebiyat Dergisi
Dergi Sayfalarından
Dizin (1969-1984)
♦ Edebiyat Dergisi Yayınları
E.D.Y. Hakkında
E.D.Y. Kataloğu
Tüm Kitaplar
♦ Değiniler/Seçilenler
Değiniler
Seçilenler
♦ Satış Noktaları
Kitapçılar
Online Satıcılar
♦ İletişim
İletişim Bilgileri
İletişim Formu
♦ Mesaj Panosu
Mesajları Oku-Oyla
Mesajını Ekle
 
İçerik Sorumlusu
İdris HAMZA
Internet İlk Yayım Tarihi
3 Kasım 2002
 
Kutsal inadı olanlar gerekli, Bir kalbi daha olanlar gerekli. (Nuri Pakdil)

Değiniler

421 Kişi Online
18 Eylül 2024 Çarşamba 17:48:00

 

'Kalbimin Üstünde Bir Avuç Güneş'

Mehmet Emin

7172. Gösterim
Yeni Devir Gazetesi, 14 Mayıs 1977

“- Aydınlık neredeydi?

- Gündemde hiç yoktu: yalnız bir madde olurdu gündemde.

- Hep onu mu konuşurlardı?

- Çünkü çok ağırdı Karanlık: konuşuldukça daha da yoğunlaşıyordu, biri konuşmasa karanlık orda duracaktı. Onun için konuşmak zorundaydılar; durumları onu gerektiriyordu.”

Bütün yörem bir çatışma alanı. Ülkemin sosyal yapısında görülen değişimler bu çatışma alanlarını daha da çoğaltıyor. Birbiri arkasına tedbirler öneriliyor. Sürekli tedbirler. Ama güvenceden yoksun. İlerisi için umut vermiyor. Toplumun değişik meseleleri dargeçitlerden kurtulamıyor. Garip sıkıntılar içerisinde ülke insanı. Kuşku egemen bakışlara, davranışlara.. Ülkeyi olduğu yerde tutmanın kavgası da değil bu, daha da karanlıklara götürmenin.. Çünkü aydınlık gündem de değil.

Okuyor musunuz Nuri Pakdil’in Edebiyat Dergisi’nde yayımlanan oyunlarını. Hiç düşündüğünüz oluyor mu bunların üzerinde? Bilmiyorum, tiyatro eserleri üzerinde okurumuzun okuma deneyi azdır. Okunmaz genellikle bu tür eserler. Sahnede görmek isteriz nedense.. Tiyatro alanında okur yığınlarının eğitilmeyişi midir buna neden? Düşünsel yönden böyle bir hazırlık içinde bulunmayışımız mıdır? Bütün bunlar öncelikle akla gelen sorular. Kuşkusuz çok yönlü tartışma konuları çıkabilir bu sorulardan.. Geniş perspektifli değerlendirmelere girilebilir. Ama temeldeki mesele sadece bunlar mı? Okurla bağlantısız eserlerde, yazarın bir sorumluluğu yok mudur? Vardır elbette. İlgi alanı oluşturmada yazarın görevini nasıl yadsırız?

Kalbimin Üstünde Bir Avuç Güneş, Nuri Pakdil’in bir oyunu. Edebiyat Dergisi’nin Nisan 1977 sayısında yayımlandı. Daha önce de Bir Öldürme Töreni yayımlanmıştı. Nuri Pakdil çok yönlü, yetkin bir yazar. xEdebiyat’ın, deneme, anı, çeviri, oyun dallarında başarılı eserler veriyor. Hemen her eseri, edebiyatımızda yarının boyutlarını kuşatıyor. Türk edebiyatında yenilenmenin muştusunu taşıyor bu eserler. Umut, oyun alanında, var olan köklü meselelere getirdiği değişik yorumlar ile son aşamayı gerçekleştirmektedir. İlk örneklerini yüzyıl önce gördüğümüz edebiyat’ın oyun dalında, Umut hariç ön sırayı alacak seçkin eserlerine rastladığımı söyleyemeyeceğim ne yazık ki.. Yazılmadı değil eser. Yazıldı yazılmasına ama insan ve toplum gerçeklerine değinen, yerli düşünceden kaynaklanan, batılı öz ve biçim özelliklerini gerçekten kavrayan eserler yayımlanmadı. Bir yön arayışının şaşkınlığı, kargaşalığı içinde özgün eser vermek mümkün değildi zaten. Toplumsal yapı da görülen sarsıntıları, ideolojik belirtme kolaylığına sığınarak vurgulamak, eserin özgürlüğünü zedelemez miydi? Batılı yöntem arayışları içerisinde gel git ne kazandıracaktı oyunumuza acaba?

Kalbimin Üstünde Bir Avuç Güneş“, bugüne değin yayımlanmış eserlerden özgül farklılıkları bulunan bir oyun. Her şeyden önce Türk edebiyatına yeni bir oyun kimliği kazandırıyor. Nuri Pakdil, oyunun etkinliğini, oyun dili ve oyun gücü ile sağlıyor. Anlam ufkunu oldukça geniş tutuyor.

“- Yalnız başına bir anlamı var mı?

- Olsaydı artık savaş olmazdı: Çünkü özgürlük insanı ona götürmedi; yani insana:

- Neyi seçmeliydi insan önce?

- Tanrı’yı..

- Özgürlük onunla bütünleniyor değil mi?

- Ona inanmadan tam özgür olmadı insan.

- Bu mu savaşların kökenindeki?

- Bu ilk seçimini yapmayan insanın önünde iki yol kalıyordu. Ya, insanı tanrı yapmak ya da insanı öldürmek. Çünkü, korkuyor bu ilk seçimini yapmayan insan: İnsan, hep tersini konuşsa bile, hep tersini yazsa bile, gene de Tanrı’ya inanmamanın eksikliğini sürekli duyuyor; bir insanı tanrı yapmamışsa başlıyor insanı öldürmeye: Başkasını öldürürken kendindeki o eksikliği de belki öldürmek istiyor; ama, belki.’

Oyun yeterliliğini buluyorum “Kalbimin Üstünde Bir Avuç Güneş”te. Karanlıktan karanlığa nasıl koştuğumuzu görüyorum. Şematik bir özgürlüğün insana ne kazandıracağını düşünüyorum. Tanrı’ya inanmayan insanın tedirginliğini, bunalımını düşünüyorum.

Küçülen oyunumuzun, nasıl büyük boyutlara ulaşacağına tanık oluyorum “Kalbimin Üstünde Bir Avuç Güneş”le...

 

 

TecnoWeb EDY © 2002 - 2016 Hata Bildirin | Yasal Uyarılar | eMail Kayıt | Mobil Cihazda Aç +90 532   291 7896