Edebiyat Dergisi
Yayınları
9850. Gösterim
Milli Gazete, Sanat, 27 Eylül 1978
Sanatın, edebiyatın gözle görülen en olumlu yanı, insanı bir yerden alıp bir yerlere götürmesidir: bir ülke değiştirmiş gibi olur insan sanatla, edebiyatla. Bir iç değişimle başlar bu oluşum. Sanatın, edebiyatın gizemli gücü değmeye görsün bu insana, o insan, birden kavramaya başlar konumunu: yeryüzündeki durumu. İletişim araçlarının bu denli yoğunlaştığı çağımızda, insan, evrensel bir ‘olgu’ olmuştur herşeyden önce. Acı ile sevinç, tüm ülkelerde eş anlama geliyor artık: bir sevinç bitmeden acı alıyor onun yerini, ya da tersi: ağıt bitmeden bir mutlu haber. Bence bunun başlıca nedeni, tüm insanların yeni bir konuma doğru, bunun ayrımında olsalar da olmasalar da, devinmeleridir: bağımsızlık savaşları, zulme karşı onurlu direnmeler, insanların içinde filizlenen yeni istekler, bu devinimde yeni aşamaları oluşturuyor. XX inci yüzyılın sonlarındaki insan, artık, XX inci yüzyılın başındaki insan olmayacaktır: en büyük değişim, insanın ‘toplamında’ çıkmıştır gün ışığına. Bu çağın başlarında, Tanrı’yı öldürmek için yarıştaydı çok yazar, çok aydın. XX inci yüzyılın sonlarına doğruysa, Tanrı’yı isteyen yazarlar, aydınlar yoğun bir çalışma büyüteceğe benziyor.
Sonu geldi Batıcılığın Türkiye’de: ciddî yazarın, ciddî aydının temel isteğinin hiç birini karşılayamıyor artık Batıcılık. Çünkü, Batıcılık, ‘insan karşıtlığının’ bir ifadesi olmuştur ta başından beri. Bize karşı, Asya’ya karşı. Afrika’ya karşı, biraz Lâtin Amerika’ya karşı yalnız bir ‘bakış açısı’ olmuştur Batı’nın: sömürmek, yabancılaştırmak. Abartıyor muyum? Böyle değil midir gerçek?
Kendi uygarlığımızdan, yeri düşünceden boyatan bir sanat, bir edebiyat olgusuyla yeni bir aşamaya gelmiştir Türk düşüncesi. Türkiye’de sanat edebiyat artık öz değiştiriyor: kabuk değiştiriyor: Tanrı inancının evrenselliği içinde ulusal öz bu. Yeni aydınlar bu sanat ürünleriyle büyüyorlar bugün. Tüm Ortadoğu ülkeleriyle de ortak bir duyarlık içindeler bu yeni sanatçılar, yeni yazarlar: Afrika da buna eklenince, belki, XXI inci yüzyıla, yeni bir AK DENİZ UYGARLIĞI ile girilecek. Çünkü hepimiz, görülsün görülmesin, ortak bir düşmanın üstüne yürüyoruz: üstüne yürüyoruz zulmün. Sorumluluğumuz, olabildiği denli hızlandırmamızı gerekli kılıyor bu dönüşümü: insan, yeryüzünün, olumluluğa doğru değişimine yapacağı katkılarla varedebilir ancak kendisini. Yeni aydın da, tüm 24 saatinde bunu düşünen insandır.
EDY © 2002 - 2016 | Hata Bildirin | Yasal Uyarılar | eMail Kayıt | Mobil Cihazda Aç | +90 532 291 7896 |